Gecenin bu vaktinde yazılabilecek tek yazı taze seyredilmiş bir film olabilirdi ancak, başlıktan anlaşıldığı üzere kısaca Jack Reacher‘a değinmek istiyorum, yazım -spoiler- içerir herhalde, seyredilmiş bir filmi yorumlarken içermemesi bana saçma geliyor. Yaşlandıkça oyunculuğu öğrenen adam Tom Cruise bu filmde ne idüğü belirsiz, kendini kaybettirmiş eski bir Askeri Polisi canlandırıyor. Her ne kadar ortada Tom Cruise adına iyi bir oyunculuk olsa da konu ve kahraman tipi bence tek atımlık olmuş, ardı arkası kesilmeyen hollywood aksiyonlarına alışık biri olarak böyle olmasını umuyorum.
Amerika’nın herhangi bir kentinde, herhangi bir günde, herhangi 5 kişi bir keskin nişancı tarafından vurulur, süratli bir şekilde suçlu tespit edilip Amerikan adaletinin öldürücü kollarına teslim edilir. Buradan sonra adamımız Jack Reacher’ ın adını verir ve kahramanımız konuya dahil olur, kimdir nedir derken olaylar basit bir örgü ile suikast, komplo ve para üçgenine sığdırılır. Bu sığdırma esnasında başrol oyuncusu sarışınımız Rosamund Pike o ağlamaklı, hüzünlü suratı ile duruma uymayan mimiklerini bu filmde de sonuna kadar kullanarak son kareye kadar beni rahatsız etmeyi başardı. Filmde herhangi birisinin de rahatlıkla oynayabileceği bir rolü de Robert Duvall’ e vererek herhalde yaşlılığında üç beş kuruş nemalansın dediler, bence adama yazık etmişler severim kendisini.
Genel olarak Tom Cruise filmlerini severim, bir şey katan filmi çok nadirdir, öyle harika ötesi bir oyunculukta göze çarpmaz ama herifte var ışıltı, öyle böyle izletiyor filmlerini. Jack Reacher için ise harika bir film diyemem, tv lerde hafta içi akşamlarını dolduracak bir yapım olmuş sadece, benzerleri defalarca çekilmiş, hatta daha iyileri kesinlikle çekilmiş bir senaryo çerçevesinde sonu başından belli bir film. Yine de bu gece vaktimi iyi geçirmemi sağladı, aksiyon iyidir.