Yargıç Dredd yani İngilazca orjinal ismi ile Judge Dredd i pek çok aksiyon filmi sever tanır, malum 90 lı yılların bomba aksiyon oyuncularından Slyvester Stallone ile karşımıza çıkan futuristik bir gelecek polisiydi kendisi. Aslında polis demek haksızlık oldu şimdi adı üzerinde bir Yargıç. Hikayeyi kurgulayanlar bence Cellat tabirini yakıştıramadıkları için bu ismi vermiş olsalar gerek, çünkü hikaye pek çok suçun cezasının karşılığının ölüm olduğu bir dünyayı anlatıyor, buna rağmen azgın suçlular dur durak bilmiyorlar ve sokaklarda asayişi sağlayan Yargıçlar aracılığı ile suç önlenmeye çalışılıyor, yakalama, alıkoyma, vurma ve hatta ölüm cezalarını anında infaz etme yetkisi olan yargıçlar ve bunlar arasında bir efsane haline gelmiş olan Joseph Dredd in hikayesi anlatılıyordu filmde.
Açıkçası 20 yıl önce izlediğim bu filmin konusunu bile doğru düzgün hatırlamıyorum, tek hatırladığım her şartta kanunun dediği doğru ve üstündür kuralı ile çalışan yani doğruluk timsali bir karakteri bol aksiyon, kan ve şiddet ile bize yutturmaları idi, yuttuk mu? hem de nasıl. Tabii ben size bu filmden değil bir yeniden çekim olarak sunulan 2012 yapımı Dredd den bahsedeceğim, eskisine takılmamın sebebi daha çok iki filmin aynı konuyu işlememesi, yani ben işlemediğini düşünüyorum 🙂 bir yerlerde eski filmi bulup izlemem lazım tekrar.
2012 yapımı Yargıç ile ilgili 2 eleştirim var öncelikle, birincisi başroldeki arkadaşın yani Karl Urban‘ ın yüzünü film boyunca göremedik, karakter ile özdeşleştirilmiş Yargıç miğferini çıkartmadı gitti ama hoşuma gitmeyen bu değil. Hoşuma gitmeyen sadece ağzını gördüğümüz bir karakterin o ağzının Slyvester Stallone’ nin biçimsiz dudaklarına dibine kadar benze(til)mesi oldu. Bundan rahatsız oldum çünkü Yargıç Dredd’ i biz her ne kadar Stallone ile tanımış olsak ta aslında 1977 yılında yayınlanmaya başlamış bir çizgi roman karakteri ve hala da yayınlanıyor, 2000 AD tarafından yayınlanmış olan çizgi romanların ilk filmden daha eski olanlarını görme şansım olsa bakacağım acaba çizilen karakterde öylemiydi diye, irrite oldum 🙂

İkinci olarak beni rahatsız eden ve yine yüzeysel bir eleştiri olacak ama mevzunun böyle garip bir biçimde 2011 yapımı ve bence C sınıfından öteye geçemeyen Serbuan Maut filmine benzemesi idi, çetelerin kontrolündeki yüksek bir binaya giren bir kaç iyi adam ve çıkana kadar kan vahşet, yok senaryo araklama falan demiyorum ama birileri yine senaryo kabızı olmuş diye düşünmeden edemedim.
Sonuç. Başlık söylüyor zaten ben hükmümü verdim, aksiyon seviyorsanız, birazda para ve emek harcanmış olsun izlediğime değsin diyorsanız Dredd sizi bekler.