Brat-i-slava şeklinde vurgu yaparak başladım çünkü bu kent bana hep ismi ile garip geliyor, biraz arayınca kelimeler üzerinden çıkardığım anlamıda doğru imiş, Slav Kardeşliği gibi bir anlamı var diyorlar artık niye böyle bir isme ihtiyaç duydularsa 🙂 Aslında ben diğer insanların aklına ne geliyor onu çok merak ediyorum, yani ben Viyana’dan daha önce Bratislava hakkında Slovakya’nın başkenti olduğu dışında bir şey bilmiyordum. Merakım biraz da turistik anlamda, acaba sadece bu kenti görmek için kalkıp vize alayım uçayım buraya geleyim diye düşünen varmı diye dert edindim 🙂 bu küçük ötesi küçük başkent biraz hayalkırıklığı aslında, gerçi buna rağmen 3. kez gitmiş olmamım ortaya çıkarttığı tezata bende anlam veremiyorum.

Aslında Bratislava sadece şu yukarıda gördüğünüz panoramadan ibaret diyerek iyice kötüleyebilirim 🙂 sol taraftaki kilisenin arka tarafı eski kent merkezi ve turistlerin tamamının geçtiği bir bölüm sağ tarafta görünen sosyalist betonarme binalar ise yeni kent. Yani bir turist için görülecek herşey bu resmin solunda ve çekildiği yer olan kale de 🙂 Kent küçüklüğü ile orantılı bir şekilde hızlı gezilebiliyor, eski kent merkezi yürüyerek bir kaç saatte arşınlanabilecek kapasitede, sadece kaleye çıkmak için troleybüs kullananlar var, pek çok kişi tabana kuvvet yaparak yaya çıkmayı da tercih ediyor.

Bir de bu kenti stabil bir havada ziyaret etmek hiç nasip olmadı bana, hep bir güneş bir rüzgar arada yağmur, hele bir kış günü hayatımda gördüğüm en beter güneşli ayazda dona dona gezmiştim 🙂 bana biraz havası güvenilmez bir kent gibi geldi, zaten konum olarak Viyana’yı da etkileyen rüzgarlara açık yani batıdan gelen rüzgarlar bayağı bir estiriyor. İkide bir Viyana deyip duruyorum ama zaten kentin Viyana ile bağlantısı çok fazla, hatta biraz bu kentin sırtından geçiniyor gibi. konum itibari ile Budapeşte-Prag güzergahının ortasında ve Viyana’nın yanıbaşında yer aldığı için bu kentlere gelen turistler tarafından günlük olarak ziyaret edilip dönülen bir nokta durumunda.


Kent genelde turistler tarafından ucuz olarak tanımlanıyor, ben hiç alışveriş etmedim sadece Mc Donalds ziyaret etmişliğim var 🙂 çünkü geleneksel yemekleri genellikle domuz eti ile pişiriliyor, bunun dışında alışveriş merkezlerinde falan ördek ve tavuk eti yemekleri satanlar var ama onlarıda iğrenç soslar eşliğinde verdikleri için pek yenilir yutulur şeyler ortaya çıkmıyor.



Aslında turistik olarak hayat zaten bu resimlerin içinde dönüyor, birgünde rahatlıkla görülecek herşeyi görebilirsiniz. Bratislava ile ilgili dile getirilen bir başka detay gece hayatı, bu konuda bir fikrim yok çünkü görmedim ama nette Bratislava araması yapınca karşınıza çıkan arama sonuçları hep bu konu ile ilgili ve zaten Viyana’dan bir adam kalkıp Bratislava’ya gidiyorum dediğinde herkes “hayırdır?” der, çünkü beklenti oraya alem yapmaya gidilmesidir bu açıdan da Viyana göçmen erkeklerinin arka mahallesi konumunda diyebiliriz. Bu küçük kent pek çok tınıyı içinde barındırıyor, eski imparatorluk kalıntılarından tutunda Çekoslavakya dönemine ya da her ne kadar Yugo sayılmasalarda tipik Yugo davranışları ile çok ortada bir yer ama tüm bu özelliklerin hepsini özümsemişler, sırıtan bir şey göze çarpmıyor.



Elimde bir kaç foto daha var ama düzenlemek lazım sonradan belki bu yazıya eklerim, Bratislava’dan şimdilik bu kadar. İlla ki görülesi bir yerden ziyade “geçerken bir arkadaş bakıcaktık” diyebilirsiniz 🙂